Covid Süreci Farkındalık mı? Dibe Çöküş mü?
Merhaba,
Hadi
bugün birlikte içinde bulunduğumuz süreç hakkında düşünelim. Bir önceki yazımda
da belirttiğim gibi Covid-19 pandemisi hepimizin hayatının merkezinde
konumlanan bir gerçeklik oldu. Aynı gerçekliğin içinde her birimiz farklı
deneyimler yaşamaktayız. 8 aylık süre zarfında ki kısıtlamalar, karantina
süreci hepimize daha önce yaşamadığımız deneyimler ve duygular yaşattı.
Bazılarımızda çeşitli farkındalıklar oluşurken, bazılarımızda dibe çöküşlere
neden oldu. Kimileri için özlem duygusu bir kelime olmanın dışına çıkıp anlam
buldu, kimileri özlem duyduklarına kavuştu.Her birimizin hayatı salgın öncesi
ve salgın sonrası olarak ikiye ayrıldı. Bir noktada hayata bakış açısı ve
yaşama amacı değişenler oldu. Bu konuya iki farklı açıdan bakılabilir.
Şimdi,
zihnimizde bir Ahmet Bey canlandıralım. Ahmet Bey 45 yaşında. Evli ve bir oğlu
var. Kendisini hayatı boyunca ailesine adamış, eşinin ve çocuğunun rahat bir
hayat yaşaması için mücadele etmiş; yeri geldiğinde çift vardiya çalışmış,
sabah erken saatlerde evden çıkıp akşam geç saatlerde eve dönmüş, evini
geçindirmek ve çocuğunu okutabilmek için elinden gelenin en iyisini yapmış bir
baba. Pandemi sürecinde çalıştığı iş yeri kapandığı için Ahmet Bey günlerini
evinde geçirmeye başlamış. Bu sayede, Ahmet Bey ile ailesinin yıllar sonra bir
arada vakit geçirebilecekleri zamanları oluşmuştur. Ahmet Bey bu zamana kadar
çok iyi bir baba, eş olduğunu düşünmektedir. Çünkü yıllarca ailesi için
yaşamış, onlar için çalışmıştır. Başlarda evde kalmak Ahmet Bey’e ve ailesine
iyi gelse de zamanla aralarında çatışmalar çıkmaya başlamıştır ve bu problemler
gün geçtikçe artmıştır. Görünenin aksine, yıllar içinde ne Ahmet Bey ailesini,
ne de ailesi Ahmet Bey’i tanıyamamıştır. Ahmet Bey ailesinin fiziksel ihtiyaçlarını
karşılarken duygusal ihtiyaçlarının da olduğunun farkına varamamıştır. Bundan
dolayı ailede duygusal yönden kopukluklar oluşmuştur. Aile üyeleri ve Ahmet Bey’in
birbirlerinden beklentileri çok farklı olduğu için birbirlerini anlama
noktasında da problemler yaşamaya başlamışlardır ve ortaya bir haklılık savaşı
çıkmıştır. Yaşanılan olayların sonucunda Ahmet Bey derin bir üzüntü duymuş,
içine kapanmış ve iletişim kurmamaya başlamıştır. Bu süreçte, Ahmet Bey’in
aklında tek bir soru vardır; ben bu
zamana kadar ne için yaşadım? Artık Ahmet Bey için yaşadığı hayatın hiçbir
anlamı kalmamıştır. Pandemi işini, ailesini elinden almış, onu yapayalnız
bırakmıştır.
Şimdi,
bir de zihnimizde Feride Hanım canlandıralım. Feride Hanım 48 yaşında, evli ve 2
çocuğu var. 21 yaşında evlenmiş, 22’sinde anne olmuş, evlendiğinden beri her
gün çalışan ve eşiyle beraber hayat mücadelesi veren bir kadın. Evinin geçimini
sağlayabilmek, ailesine yardımcı olabilmek için emzirdiği bebeğini sütten kesip
annesine emanet ederek işe başlamış, ikinci bebeğini ise kreşlerde büyütmüştür.
Hayatı hep yaşam mücadelesiyle geçmiş ve çocukları büyürken onların yanında
olamamasının yükü omuzlarında kalmıştır. Pandemi döneminde çalıştığı kurum uzaktan
çalışma sistemine geçtiği için eşi, kendisi ve çocukları yıllar sonra ilk kez
evde bir arada uzunca vakit geçirme fırsatı bulmuştur. Aile bireylerine
başlarda çok keyifli gelen bu durum, zaman geçtikçe çatışmaların olduğu ve
kırgınlıkların ortaya çıktığı bir süreç haline gelmiştir. Lakin her kırgınlığın
sonunda aile bireyleri birbirlerine kendilerini daha iyi ifade etmeye
başlamışlardır. Aynı evin içinde yıllar boyunca birbirlerine yabancı gibi,
kendi içlerinde, kapalı kutu olarak yaşadıklarını fark etmişler ve bu süreçte
birbirlerini tanımaya fırsat vermişlerdir. Yıllar içinde oluşan boşlukları
doldurmaya, kendi yaralarını sarmaya başlamışlardır ve şimdiye kadar oluşan
buzlar erimeye, koyulan sınırlar geçilmeye başlamıştır. Feride Hanım’ın
yıllarca içinde oluşturduğu duygusal boşluk dolmaya başlamıştır. Çocuklarıyla
sıcak ve sevgi dolu bir bağ kurabildiğini fark etmiştir. Bu sürecin içinde
özlem duydukları aile ortamına kavuşmuşlardır. Pandemi dönemi Feride Hanım için
yaşamının anlamını keşfettiği, sadece çalışarak hayatın geçmemesi gerektiğini,
ailenin ve kendi içsel doyumunun daha önemli olduğunu fark ettiği bir dönem
olmuştur. Bundan sonraki hayatını bu farkındalık üstüne temellendirerek
geçirmeye odaklanmıştır.
Evet,
iki farklı hayat, iki farklı hikaye... Yine de her birimizin cevaplaması gereken
bir soru var. Pandemi süreci bizim için bir farkındalık mı yoksa bir dibe çöküş
mü? Hepimiz Ahmet Bey, Mehmet Bey, Feride Hanım, Aydan Hanımız. Hepimizin
hayatında inişler, çıkışlar, bitişler, başlangıçlar, zorluklar, kolaylıklar
var. Hepimiz bu dünyadayız ve buraya bir geliş amacımız var. Zamanımız kısıtlı
ve yapılacak çok şey var. Hayatımızda dalgalanmalar olabilir, sert düşüşler
yaşayabilir, hızlı yükselişler görebiliriz. Asıl olan yaşadıklarımızdan öğrendiklerimiz
ile gerektiğinde ayağa kalkmak ve yaşamaya devam etmek. Hey, sen, evet sen sevgili okurum. Kimsin,
nerdesin, kaç yaşındasın, en önemlisi nasılsın; bilmiyorum.
Her neredeysen, kimsen haydi kalk topla kendini. Kendin için ve dünya için
yapacak çok şeyin var.
Sevgiyle
kalın,
Psikolog Selin
Banu Özcan
Yorumlar
Yorum Gönder